MEDYATİK BAKIŞ
Doğan SÜSLÜ
İletişim:0 532 728 45 53
e-mail:medyatikbakis@hotmail.
7 Haziran 2015 genel seçim çalışmaları haberlerinden, ülkenin iç karartan gelişmelerinden sıkıldığınızı biliyorum. Bu nedenle siz okurlarımın karşısına bugün, hayatın içinden bir konu ile çıkmak istedim. Birazdan okuyacağınız hadise gerçekten yaşanmıştır ve tümüyle İskenderun’da geçmiştir. Hadisenin kahramanları deşifre olmasın diye onları size farklı isimlerle tanıtacağım…
Berna Hanım, iki yetişkin kızı ve yine yetişkin oğluyla mutlu bir yaşam sürmektedir. Berna Hanımın çok yakın görüştüğü ahbaplarından biri de Güler ve Emel Hanımdır. Bu ikili Karadenizlidir. Berna Hanımın hemen karşı komşusu da Karadenizlidir. Günlerden bir gün, Güler Hanım evinde, Karadeniz’e özgü oldukça lezzetli bir peyniri, çayın yanında konuklarına ikram eder. O gün Güler Hanıma konuk olandan biri de Berna Hanımdır. Berna Hanım peyniri yemesine yer ama “Kız Güler, peynir güzel ama çok kötü kokuyor. Lütfen bir daha bu peyniri bana ikram etme, kokusuna dayanamıyorum” der…
*Kötü kokulu peynir…
İlerleyen günlerde bu lezzetli ancak kötü kokulu peynirin muhabbeti sürer. Muhabbet doruğa çıkınca, Güler Hanımın aklına bir muziplik gelir. Arkadaşı Emel Hanımı da yanına alıp, Berna Hanıma sabah kahvesine gider. Kahveler içilir, sohbetler edilir. Bir ara tuvalete gitme bahanesiyle oturma odasından çıkan Güler Hanım, önceden bir beze sardığı o kötü kokan peyniri kapı girişindeki ayakkabılığa atar ve ayakkabılık dolabının kapısını kapatarak tekrar hiçbir şey olmamış, yapmamış gibi oturma odasına döner. Kısa bir sohbetten sonra Güler ve Emel Hanım, Berna Hanımın evinden ayrılırlar.
*Ceviz büyüklüğündeki bez
Bir gün sonra evdeki delikanlı ayakkabılığı açıp, ayakkabısını giymek ister. Ayakkabılığı açınca leş gibi koku odayı sarar. Delikanlı burnunu tutup “Anne şu dolaba bir bak, burada fare falan mı ölmüş?” diyerek hemen daireden çıkar… Anne Berna Hanım, bir yandan burnunu tutup diğer yandan ayakkabılığı inceler. Sonrasında eşi Erman beyin ayakkabısı içinde ceviz büyüklüğünde düğümlenmiş bir bez görür. Fena halde panikler. Hemen eşi Erman beye haber verir ve “Gördün mü Erman bize büyü yapmışlar. Şimdi ne yapacağız?” diye telaşa kapılır…
*Dualar ve sirkeli sularla temizlik
Evin beyi Erman bir dedektif edasıyla eve gelir. Bir maşa marifetiyle o bez parçası ayakkabıdan çıkartılır. Büyü, iyice içe işlemesin diye bez açılıp içine bakılmaz. Ceviz büyüklüğündeki bez kitlesi evin uzağındaki bir çöp bidonuna atılır. İçinden büyü çıktığına inanılan ayakkabı da daire kapısı önüne konulur. Daire içinde, üç gün üç gece evin bireyleri bildikleri tüm duaları okuyup, sirkeli sularla evin her yerini temizleyip, büyüden kurtulmanın çabasına girişirler…
*Bizle uğraşıyorlar anam
O arada Berna Hanımların evinde neler olup bittiğini öğrenmeye çalışan Güler Hanım tekrar arkadaşı Emel’i alarak Berna Hanıma kahve içmeye gelir. Berna Hanım büyük bir telaşla yaşadıklarını anlatmaya başlar “Kız Güler, kız Emel gördünüz mü, bize büyü yapmışlar. Bizle uğraşıyorlar anam” diye şikâyette başlar. Güler hanım renk vermeyip “peki bu büyüyü size kim yapmış olabilir? Evinize son günlerde kimler girip çıktı?” diye sorar. Berna Hanım “Bizim hiç düşmanımız yok ki şekerim. Evimize girip çıkanların hepsi dostlarımız. Kimsenin günahını almak istemem ve hiçbir ismi de suçlayamam. Dört gündür evin içinde dualarla dolaşıyoruz. Evdeki herkesin psikolojisi sıkıntıya girdi. Evdeki her köşeden yeni bir büyü çıkacak korkusundayız. Bizden ne istiyorlar ki?” demiş.
*Ne büyüsü hayatım?
Kahkaha atmamak için kendini zor tutan Güler ve Emel Hanım bir süre sonra katıla katıla gülmeye başlamışlar. Berna Hanım “Kız ne oldu? Neye gülüyorsunuz?” diye ikiliye sorunca Güler Hanım “hayatım ne büyüsü? Ben o hoşlanmadığın kötü kokulu peynirden bir parça beze sardım, bağladım ve ayakkabılığınıza attım. Bez de gitmiş Erman beyin ayakkabısı içine girmiş. Büyü falan yok. O kötü kokulu peynirden hoşlanmıyorsun diye sana böyle bir şaka yapmak istedim” deyince gerçek anlaşılmış… Berna Hanım çok sevinmiş, bir yandan gülmeye diğer yandan da “Eee Güler sen dur. İntikamın korkunç olacak. Ben de sana öyle bir şaka yapacağım ki sen de bu şakayı unutmayacaksın…” diye konuşmuş.
*Kapıcı “Abla, ayakkabıyı atacaksanız bana verin…”
Güler ve Emel Hanım gittikten sonra apartmanda merdivenleri temizleyen kapıcı, Berna Hanımın daire zilini çalmış ve “Abla, Erman beyin ayakkabısı dört gündür kapıda. Atacaksınız bana verin” deyince, Berna hanım hışımla “hayır kardeşim ayakkabı daha yeni, ben havalansın diye kapı önüne bırakmıştım” diyerek, daha yeni sayılan ayakkabıyı içeri almış.
*Orhan Bey “dikkat edin bacım, size büyü yapmasınlar!”
Berna Hanımın tam karşı dairesinde oturan Orhan Bey de, Erman beyin ayakkabısını daire kapısı önünde ilk gördüğünde “Allah Allah, bizim komşu rahmetli oldu da benim mi haberim yok?” diye endişeye kapılmış. Ardından tüm gelişmeleri öğrenen Orhan Bey şimdi gidip gelip daire kapısını çalıp “Erman kardeşim, Berna bacım. Gelene gidene dikkat edin. Size büyü yapmasınlar. Atacak ayakkabınız varsa, kapıcıya verin” diye dalga geçiyormuş…
*Hem gülelim, hem de kıssadan hisse çıkaralım…
Güler Hanın ise başına her an bir şaka gelir diye evinde, sokakta oldukça temkinli bekliyormuş. Ben de beklemedeyim. Berna Hanımın intikamının uzun süreli bir hazırlık ve müthiş bir kumpas sonrası olacağını hissediyorum. Berna Hanım şaka yaparsa ve yaptığı şakayı öğrenirsem, söz, onu da sizlere aktaracağım. Maksat biraz tebessüm edelim, biraz da yaşanmış gerçek hadiselerden kıssadan hisse çıkaralım… Sağlık ve sevgiyle kalın. Mümkünse, gülmek için kendinize sebepler yaratın…